Uzay
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Uzay, Dünya’nın atmosferi dışında evrenin geri kalan kısmına verilen isimdir. Uzay’ın sınırları asla kesin deÄŸildir ve Uzay hep büyür. Atmosfer ile uzay arasında kesin bir sınır bulunmamaktadır, fakat Dünya’nın atmosferi yukarı doÄŸru çıkıldıkça incelmektedir. Uzayda milyonlarca gökada bulunmaktadır. Bu gökadalar içinde milyonlarca güneÅŸ sistemleri, gezegenler ve gök taÅŸları bulunmaktadır.
Uzay çok eski dönemlerden beri insanların büyük ilgisini çekmiÅŸ, sonu olup olmadığı; varsa, sınırlarının nereye kadar uzandığı bilginleri ve felsefecileri yakından ilgilendirmiÅŸtir. Uzayda yer alan gökcisimlerinin incelenmesi, bunların hareketlerinin diÄŸer gökcisimlerinin davranışlarına yaygınlaÅŸtırılması, uzay hakkında çok az da olsa kimi fikirlerin ortaya atılmasını saÄŸladı. ÇaÄŸlar geçtikçe insanların daha güçlü teleskoplarla uzayı incelemesi uzay hakkındaki bilgileri artırdı. Uçan cisimlerin ortaya çıkmasıyla Dünya’yı çevreleyen yakın uzay hakkındaki bilgiler, daha da artmaya baÅŸladı. Nihayet, güçlü füzeler, yapma uydular, Ay’a insanlı ya da insansız araçlar gönderilmesi, GüneÅŸ Sistemi içinde yolculuk yapacak yapma uyduların geliÅŸtirilmesi, çok güçlü radyoteleskoplarla uzayın derinliklerinin araÅŸtırılması, 20. yüzyılın ikinci yarısında insanlığın uzay hakkındaki bilgilerini önemli ölçüde geniÅŸletti. Bu arada teorik fizik ve astronomi konusunda devrim yapacak görüşler ortaya atan Einstein gibi bilginlerin uzay konusunda ortaya attıkları pek çok kuram, gözlemcilerin uzay üzerine verdikleri bulguların mantıklı bir ÅŸekilde açıklanmasını saÄŸladı. Uzay konusundaki ilk saÄŸlam bilgiler, 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyıl başında, özellikle kuzey ülkelerinde kurulan gözlemevleri sayesinde alındı. ABD’nin Kaliforniya eyaletinde bulunan Palomar Gözlemevi, Dünya’da mevcut gözlemevlerinin en büyüğüdür. Buradaki aynalı teleskopun çapı 5 m., yüksekliÄŸi 40 m.dir. Bu gözlemevlerinde uzaydaki gökcisimlerinin kütlesi, hacmi, ışığının ÅŸiddeti vb. incelenmektedir. Uygulamalı fiziÄŸin geliÅŸtirdiÄŸi tayf (spektrum) analizi, uzaydan gelen ışıklardan, cisimlerin hangi elementlerden oluÅŸtuÄŸunu göstermektedir. 1932′de K. G. Jansky adındaki bir mühendisin rastlantı sonucu bulduÄŸu uzaydan gelen radyo yayınları, daha sonraki yıllarda radyoteleskopların doÄŸmasına ve uzayın derinliklerinin dinlenmesine, bu radyo yayınlarının kaynaklarının ve nedenlerinin bulunmasına yol açtı. II. Dünya Savaşı sırasında Almanların geliÅŸtirdiÄŸi V-1 ve V-2 füzeleri daha sonraki yıllarda uzayın keÅŸfi için yapılacak çalışmalarda büyük bir adım oldu. 1947-1956 yılları arasında özellikle ABD, uzay çalışmalarına büyük hız verdi. Yapılan uzay uçuÅŸu denemelerinin hiçbiri bir uzay aracını yörüngeye oturtmayı baÅŸaramadı. Bu arada SSCB, 1957 yılında üç kademeli Vostok füzeleri ile “Sputnik” adındaki ilk yapma uyduyu Dünya çevresinde yörüngeye oturtarak uzay yarışında öne geçti. Uydulardan elde edilen uzay üzerine bilgiler, canlıların, özellikle insanların uzayda yaÅŸayabilmeleri için hangi koÅŸulların yerine getirilmesi gerektiÄŸini ortaya koydu. Böylece uzay tıbbı doÄŸdu ve geliÅŸti. Uzayda ilk insan ise 12 Nisan 1961 tarihinde SSCB’nin uzaya gönderdiÄŸi Yuri Gagarin oldu. Bu arada, insanların uzay boÅŸluÄŸuna yerleÅŸmelerini saÄŸlamak, uzayı uzaydan izlemek, Dünya üzerinde haberleÅŸme kolaylıkları saÄŸlamak için binlerce uydu yörüngeye yerleÅŸtirildi ya da uzayın boÅŸluÄŸuna fırlatıldı. Nihayet 1969 Temmuzu’nda Ay’ın ABD’li astronotlar tarafından fethedilmesi, uzay çalışmalarında en önemi adımlardan biri oldu. Günümüzde uzay yarışı büyük bir hızla sürmektedir...............